Canlarım, sizlerle beraber olmak öyle önemli ki benim için. Beni Sevgi ablanız olarak kabul edin. Zaten Bodrum da beni öyle tanır. İyi ve kötü zamanlarınızda yanınızda olayım. Dertleşelim, ama çoğunlukla gülelim. Öyle ihtiyacımız var ki gülmeye. Sorunlarımızı unutup, keyif almaya bakalım. Haydi.. Var mısınız beraber keyiflenmeye ?

Bodrumun Sevgisi

Salı, Mart 01, 2005

ANILARDAKİ BODRUM

Hastalıktan ve evde oturmaktan sıkılıp, kendimi deniz kıyısına attım. Hava puslu, hafiften yağmur yağıyor. Kapalı mekanın deniz kenarına geçtim, kahvemi söyledim. Kum bahçeden baktım. Karşımda heybetiyle kale,(zamanında Rodos Şövalyeleri kim bilir ne aşklar, ne hırslar yaşamışlardır.) Uzağında bardakçı koyu…

Eskiden yol yoktu, motorlarla gidilirdi. Rahmetli Zeki Müren o koyla bütündü. Kimler gelip, gitmedi ki oraya!! Şimdi bazıları rahmetli, bazıları artık gelmez oldular. Salaş, bakir bir yerdi. İlk disko Apple (epıl) dı. Gece her kez en şık kıyafetini giyer gelirdi.

Azmakbaşında köprünün altında tek çay bahçesi ve kıytırık tek TV . Gözen yazlık sinemaya az gitmedim. Halikarnasa kadar yol bile topraktı, bar mar ne arasın Bodrum demek iki bakkal, bir furundu.

Karşıdaki kara ada Erol’un( Dergah, Demgah,) Yerinde duvarlar Neyzen Tevfik, Cevat Şakir resimleri ve şiirleri yazılıydı. Sizde içinizden gelirse Duvarlara yazabilirdiniz.Erol keman ve ney çalardı. Güzellik çamuru bile daha temizdi. Günlük geziye çıkan tekneler mutlaka kara adaya uğrarlardı.

Bağla, Kargı,Karaincir Bitez’e kara yolu yoktu. Teknelerle gidilirdi. Bakir ve doğa güzelliği bozulmamıştı.Bağlanın havuz başında bir su akardı!!! Biz bidonlarla eve getirirdik.

Torba bile sonradan torba oldu kimse gitmezdi. Tek tük bar vardı.Veli, Mavi, birde barlar sokağında Seyfi bar paşa her akşam orada oturur, insanlarla yüzlerce resim çektirirdi.Yanında Gambit, karşısında Kavalye, Yanı Hadigari. Belki unuttuğum birkaç bar daha olabilir ama o kadardı.

Şimdiki Vittoryanın yeri garajdı.Arkası açık jiplerle Gümbete giderdik. Gümbette sadece Sami motel,Baba kamping vardı. Yollar toz içindeydi. Kimse orada gece geçirmeyi düşünmezdi bile. Bütün hareket barlar sokağındaydı.

Şimdiki gibi 5 yıldızlı oteller, tatil köyleri, yazlık evler nerde???? Ev pansiyonları, Baraz otel, Gözegir, birkaç tane daha. Ama orada kalanlara “vay be!! İyi paralılar” denirdi. Büyük restaurantlar nerdeee 2-3 taneydi. Ev yemekleri yapanlar, ucuz yerler tutulurdu.

Bodrum’un içi bembeyaz iki katlı evler, bol yeşillikler içindeydi. Dağlar yemyeşil ormandı.Misler gibi havası vardı.Sokaklar!! limon,mandalin,zeytin kokardı. Begonvil çiçeği buraya yakıştığı kadar hiçbir yere yakışmıyor, Bodrum mavisi ile begonvil ayrılmaz bütünlük.

Daracık sokaklarda yaşayan insanlar, birbirini tanırdı.Halikarnas tarafı Giritli mahallesi, Türk kuyusu tarafı Bodrumlular mahallesiydi. Böyle birkaç mahalleydi o zamanlar. Ben yazın gelince (17sene aynı pansiyonda kaldım) 20 dakikada kim evlenmiş, kim doğurmuş, kim ölmüş, anlatırlardı. Kapılarımızda kilit yoktu.

Öyle renkli insanlar yaşadı ki! Bir papatya denilen emin kaptan, bir ulu manitu hugk, plaka Muhittin, Mustafa emmi,Şalvar ağa, film çeviren Niyazi, teknecilerden Barka selim, Coşkun ( han restoranda beyaz giyer, harika sirtaki oynardı)Plaka Muhittin aklı kıttı ama bütün plakaları ezbere bilirdi. Bana aşıktı. Teraziyle insan tartar, millet acır para verirdi.Akşam paraları bana getirir “Aha al baken sağa para, seni satın alcen gözel kız, gel benile”derdi.Bir gün Z.Müren takıldı “beni kaça alırsın Hüsamettin?” baktı, baktı! “A ah! Seni almam gari, sen ehtiyarsın, napem seniiii”

Eyvah yine yerim bitti. Aslında öyle çok anılar var ki 30 yıl (daha üste yıl koymuyorum, yaşım meydana çıkıyor) dile kolay. Bir kahve içimi, denize dalmam, neleri hatırlattı. Yine bu anılara döneceğim. Daha ne renkli anılar var………



SEVGİYLE KALIN